Ğ, yumuşak g, Türkçe’nin yalnızlığı en iyi bilen ve
yalnızlıktan en çok korkan harfidir.
Bildiğiniz g harfinin üzerine küçük bir işaret,
bir ters şapka koyarsınız, yumuşak g olur.
Yumuşak g, hiç bir Türkçe kelimenin başında yer alamamıştır.
Tek başına okunamaz bile.
Ancak “yumuşak g” diyebilirsiniz ona.
Ancak “yağmur” gibi kimi kelimelerin ortasında,
sessiz bir ses olarak yer alır.
“Londra'da yağmur yağıyor” derken
“yağmur”u, ve "yağıyor"u yumuşak g okutur.
Jim Beam şişesinin dibine varmak üzereyim.
Beni bu eve getiren neydi unuttum.
Asaf öldü mü, Işık öldü mü,
Fırat nerede, arkadaşlarım beni neden burada bıraktılar?
Bilmiyorum. İstanbul'da yağmur yağmıyor.
Ben hikaye anlatmaya burada ara veriyorum.
"Aşkın Alfabesi"ne, artık bir rüya olan ve
yavaş yavaş hikayeye dönüşen gençliğimize,
aşksız hayatlarımızın bu tuhaf dökümüne
buraya kadar sabreden okur;
şimdi okuduğun “yumuşak g” bölümünü sen doldur.
Aşkın topu topu 29 harfle,
29 başlık altında anlatılamayacağını biliyorum.
Senin de içinden kimbilir ne alfabeler geçiyordur.
Bu alfabede eksik kalan yüz binlerce kelimeden
istediğin kelimeyi bu bölümün başına yazabilirsin.
Bu, senin kelimen olsun.
Kendi hikayeni, “yumuşak g” bölümüne sen ekle.
Yarın: Hediye
Yarın: Hediye