Sunday 28 September 2014

From "The Old Country" - Ethan Coen



In the beginning there was fear, a deep shadow that goes 
with the gaudy colors of early youth. 
(...) 
Some forget that darkness, and the silence, 
and the chaos inside. 
But despite what Scripture says, 
it will never be banished, 
for without it there would be 
no horror, no misery, and no childhood.

From The Old Country,
A short Story in Gates of Eden

***

Başlangıçta korku vardı, 
ilk gençliğin cafcaflı renkleriyle yanyana kapkara bir gölge. 
(...) 
Kimisi unutur o karanlığı, o sessizliği, içerdeki kargaşayı. 
Ama Kitap ne derse desin, o gölge hiç yok olmayacaktır. 
Çünkü onsuz ne dehşet olurdu, ne acı, ne de çocukluk.

Cennetin Kapıları kitabında yer alan Eski Memleket hikayesinden

Wednesday 3 September 2014

25 Maddede Sinema Okuyan Gençler İçin Öğütler



Bu yazı bir üniversite gazetesi için 
sinema bölümü öğrencilerinin 
isteği üzerine yazıldı ama yayınlanmadı.

Genç insanlara gelecek konusunda öğüt vermeye kalkışınca, “Bak bu dediğim kulağına küpe olsun!” diye lafa başlayan sıkıcı bir akraba gibi görülme tehlikesi var. Elini öper, yüzüne gülersiniz ama kısa kessin de gitsin diye beklersiniz. Yetişme çağımda benden büyüklerin öğütlerine pek kulak asmazdım. Halen de “yetişiyorum” aslında ve çevreye öğüt saçan ukala insanları sevmiyorum. Öğüt vermek manasızdır. Çünkü iyiliği - kötülüğü, ancak kendisi deneyerek, kendi başına gelince anlar insan, öğütlerin manasını da... Ama bu yazıda, sinema okuyan, ileride sinemada çalışmak isteyen gençlere “öğütler” vermem istendi, kendimle çelişsem ne çıkar? Maddeler halinde yazıyorum:

  1. Dünyaya dikkatle ve merakla bakın. Hayat göze kolayca görünen şeylerden ibaret değildir.
  2. Para kazanmak, ünlü olmak, film yapmış olmak için değil; yeni bir söz söylemek için film yapın. Hayata dair daha önce söylenmiş sözlerden farklı, mühim bir sözünüz yoksa, film yapmak gibi zahmetli bir işe kalkışmayın.
  3. İşinizde “edepsiz” olun. Sanatçıya gereken şey edep değil, cesaret.
  4. Sahtekarlardan ve “sanat ortamı insanları”ndan uzak durun.
  5. Dünyaya açık olun. Her şey Türkiye'de olup bitmiyor.
  6. En az bir yabancı dil öğrenin.
  7. Aklınızın alabildiği her şeyi öğrenmeye çalışın. Ne işime yarar diye düşünmeyin, faydasını bir gün anlarsınız.
  8. Okul bitince okumayı ve öğrenmeyi bırakmayın.
  9. Kendi hikayelerinizi anlatın. Mevcut kalıpları yeniden üretmek yerine, kendi fikirlerinizi geliştirmeye çalışın.
  10. Film yönetmek marifet değil. Para bulup iyi bir ekip kuran herkes film yönetebilir. Ama özgün, kendine özgü bir film yapmak marifet. Film yaparken amacınız kendi dilinizi bulmak olsun.
  11. Kuralları sorgulayın. Hiçbir kural sonsuza kadar var olamaz, bir gün biri yıkar.
  12. Yaratıcı fikir, sivri ve irkiltici olur. Fikirlerinizi yumuşatmaya, ehlileştirmeye çalışanlara karşı inatçı ve ısrarcı olun.
  13. Bir önceki maddeyle çelişir gibi görünse de: İnsanları iyi dinleyin, uyumlu olmaya, başkalarının fikirlerine saygı göstermeye çalışın.
  14. Modalara kapılmayın. Moda olan kalıcı olmaz. Kalıcı olmayı başarmış sanat yapıtlarının sırlarını araştırın.
  15. Sinema beğeniniz belli dönemler, tarihler, türler, ülkelerle sınırlı olmasın. Her ülkeden, her dönemden, her tür filmi seyretmeye ve anlamaya çalışın.
  16. Para kendiliğinden gelmiyorsa peşinde taklalar atmayın. Yine gelmez, rezil olduğunuzla kalırsınız. Siz işinizi yapın, para zamanla gelirse gelir. Parasızlığa da hazır olun.
  17. Para için söylediklerim aynen “ün” ve “başarı” için de geçerli.
  18. Sahtekarlardan, “sanat ortamı insanları”ndan uzak durun. Tekrar oldu ama olsun.
  19. İş arkadaşlarınızı iyi seçin ve kalıcı ilişkiler kurun. Çalıştığınız herkese iyi davranın, kimseye hakaret etmeyin. (Hakaret dışında dilden anlamayanlarla çalışmayın.)
  20. Dünya büyük deyip kimseyi bile bile düşman edinmeyin. Sinema dünyası çok küçük.
  21. Sinemada mesleki hedefiniz ne olursa olsun, kamerayı, ışıkları, teknik detayları öğrenin. Oyunculuğu, set işçiliğini deneyin. İyi bir sinemacı sette gereken her işi yapabilecek donanımda olmalı.
  22. Senaryoya gereken ehemmiyeti verin.
  23. Büyükleri sevin, küçükleri sayın.
  24. Dünyaya merakla ve dikkatle bakın. Tekrara düşmekten korkmayın.
  25. Size maddeler halinde öğütler verenleri dinleyin ama şunu da unutmayın: Verdiği tüm öğütleri kendi hayatında uygulamayı başaran çok az insan vardır.

Tuesday 2 September 2014

bedenimi seviyorum senin - e. e. cummings
































bedenimi seviyorum senin
bedeninle olunca. yepyeni bir şey.
kaslar daha iyi sinirler bol.
bedenini seviyorum. işleyişini,
şöyleni böyleni, omurgana dokunmayı,
kemiklerini, o sarsıcı
diri akışkanlığı ve tekrar
tekrar tekrar öpeceğim şuralarını
buralarını, seviyorum öpmeyi.
seviyorum yavaşça okşamayı, çarpan
elektrikli tüylerini, etin içinden çıkan
şeylerini, göz gibi kocaman taneli

belki de en sevdiğim, şu heyecanı

seni altımda bulmanın yepyeni.

e. e. cummings'den çeviren ü.ü. :)


***


i like my body when it is with your
body. It is so quite new a thing.
muscles better and nerves more.
i like your body. i like what it does,
i like its hows. i like to feel the spine
of your body and its bones, and the trembling
-firm-smooth ness and which i will
again and again and again
kiss, i like kissing this and that of you,
i like, slowly stroking the, shocking fuzz
of your electric fur, and what-is-it comes
over parting flesh ... And eyes big love-crumbs,

and possibly i like the thrill

of under me you so quite new

e. e. cummings