Ümit Ünal’ın yeni filmi “Evcilik” yılın son haftasında vizyona girdi. Nejat İşler’in yapımcılığını ve başrollerinden birini üstlendiği “Evcilik” aşk, evlilik ve hayata hem renk hem de gerilim katan oyunlar üzerine bir film.
“Evlilik çocuklar için yapılan ama çocuklara yasak bir filmdir. Filmlerde ve evlilikte bol miktarda gerilim bulunur.”
Ümit Ünal - “Aşkın Alfabesi”
Ümit Ünal’ın yeni filmi “Evcilik”in İstanbul prömiyerinin sonlarına doğru bir sahnede salondan şöyle bir ses yükseldi: “Filmin lafı bu”… Bu sesin sahibi aynı zamanda filmin başrol oyuncularından ve yapımcılarından biri de olan Nejat İşler idi ve kastettiği ‘laf’ da filmde Aysun (“Kınalı”) rolünü oynayan Deniz Işın’ın ağzından duyduğumuz “Bir şey olmaz” repliğiydi. Bu lafın ne anlama geldiğini sonradan Ümit Ünal’a sorduğumda yanıtı şu oldu: “Çocuk avutur gibi söylüyor. Sanki karşısında "anneeee düştüm dizim acıyor" diye ağlayan bir çocuk varmış gibi, sakinleştirmek için. Öyle konuşan bir arkadaşım vardı, ben ona buna sinir olup itiraz edince "bir şey olmaz, bir şey olmaz" derdi.”
“Evcilik” gerçekten de böyle bir film aslında; yani her bir cümlesi, her bir karesi üzerine düşünüp yorum yapmak isteyeceğiniz incelikte, o derinlikte… Ümit Ünal’ın sinematografisine eklemlemekte zorlanmayacağınız (yine bir tek mekan filmi, yine aşk üstüne ve yine toplumsal/sınıfsal/kültürel çatışmalar temelinden yükselen) ve onun 20 yılı aşkın yönetmenlik kariyerinin içinde büyük bir yap-boz’un eksik bir parçasını tamamlayan bir film. Kuzey Ege’nin antik kentler ve serin sularıyla sizi karşılayan koylarının arasında bir kasabada yer alan pansiyon/motel kırması bir tatil mekanında (ki mekanın adıdır zaten “Evcilik”) geçen film bir süredir evli ve çocuksuz kentsoylu bir karı-koca ile bir haftalık tatillerini geçirecekleri konukevinin çalışanları olan köylü çiftle yaşadıkları tuhaf şekilde gerilimli, erotik ama bir o kadar da acınası komiklikteki macerayı anlatıyor.
Bir haftalık tatillerini bir Yunan adasında ya da Bodrum’da geçirmek yerine Ege’nin bu ücra sahil köyünde geçirmeye karar veren (ki bu kararda ağırlıklı olarak kadının yani Öykü Karayel’in canlandırdığı Filiz’in belirleyici olduğunu öğreniyoruz) İstanbullu çifti daha ilk gördüğümüz sahnede onların didişmeli ilişkilerinin ne kadar da bildik ve klişelere hapsolmuş bir beraberlik olduğunu anlayıveriyoruz. Öyle ki film boyunca onlara dair hiçbir şeyi de merak etmeyeceğimiz kadar gizemsiz ve sıkıcı bir ikilidir Filiz ve Fırat. Oysa diğer tarafta birbirlerine neden Kınalı ve Duman adlarını taktıklarını bile büyük bir ilgiyle dinlediğimiz Aysun (Deniz Işın) ve Özkan (Nejat İşler) var. “Ben küçükken amca derdim buna” diyen genç ve güzel Kınalı ile her halinden ona sırıksıklam aşık olduğu belli olan Duman. Daha ilk dakikalardan itibaren tarafımız bellidir ama kamera daha çok şehirli ikilinin yanında durduğundan hikayenin gidişatına da biraz onlar yön verecektir. Nitekim “Güzele bakmak sevaptır” Fırat ile her gece kocasının yanında horlaya horlaya uyumasından bunalan sosyal medya cambazı Filiz bir akşam vakti birbirlerine Duman ve Kınalı diye hitap etmeye başladıklarında işin rengi değişir ve erotizmden çok da nasibini almamış komik ama tehlikeli bir oyun başlar, tüm dörtlüyü etkileyecek. Bundan sonrasını biraz sizin merakınıza bırakalım ve konuyu uzatmayalım. Ama şunu da ekleyelim, kimileri için mutlu kimileri için mutsuz bir son bekliyor hikayenin evrildiği yerde; izleyici olarak salondan kendinizi iyi hissederek ayrılacağınıza ise en azından ben kefilim.
Aşk üzerine çok kafa patlatmış bir sanatçı Ümit Ünal (onun “Aşkın Alfabesi” adlı kitabı yeni baskı yapsa keşke, gerçi o alfabeyi yıllardır sinemaya uyarladığı bile düşünülebilir). Her filminde ya başrolde aşk var ya da bir yerinden sızıyor içine, hissettiriyor kendini bir köşede. Her filminde farklı bir vechesiyle çıkıyor karşımıza, ya da belki farklı bir bağlamda desek daha doğru. Ünal, karakterleri ve onların toplumsal dinamikleri üzerinden her seferinde farklı bir aşk tarifiyle geliyor karşımıza ve “Evcilik”te de yine bunu yapmış. Kınalı ve Duman’ın her şeye rağmen mutlu aşklarıyla, Filiz ve Fırat’ın onca şeye rağmen mutsuz aşkları farklı tarifler gizliyor içlerinde ve siz de hangisi size daha güzel, daha yakın, daha mümkün geliyorsa onu alacaksınız filmden. Ya da zaten yaşadığınız aşkın hangisi olduğunu filmi izleyince daha iyi kavrayacaksınız. Tıpkı kendi ilişkilerini yeni tanıştıkları çiftin ilişkileri üzerinden sınava tabi tutan Kınalı-Duman ve Filiz-Fırat ikilileri gibi.
Ümit Ünal’ın bu 10. uzun metrajlı filmi tüm bileşenleri dozunda ayarlanmış bir yemek tarifi gibi. Her lezzeti alacağınız, bir tutam tuzun bile fazla kaçmadığı usta işi bir ziyafet adeta. Tüm oyuncular rollerine ‘cuk’ oturmuşlar ve hepsi de müthiş bir iş çıkarmışlar. Elbette Nejat İşler aralarında bir adım öne çıkıyor zira kendisini başka bir yaratığa dönüştürmeyi öyle iyi becermiş ki, hayret etmemek imkansız. Öykü Karayel ve Fatih Artman bıçak sırtı komik/acınası şehirli çift performanslarında alabildiğine akıcı ve inandırıcılar. Hani yaptıkları işi çok kolaymış gibi oyuncular vardır ya, Karayel ve Artman onlardan işte. Deniz Işın ise bence kariyerinin en iyi performansını sergiliyor ve o çok iyi bildiğimiz komedi cevherinin de ötesinde güçlü bir içgörüye sahip olduğunu gösteriyor. Onu ilk kez izlesek gerçekten de köylü kızı Aysun olduğunu sanabiliriz neredeyse. Tabii ki Rüçhan Çalışkur ve Selen Uçer’in kısa dokunuşlarla filmi tamamladıklarını söylememek olmaz.
“Evcilik” ister 2024’e güzel bir veda, ister 2025’e iyi bir başlangıç olsun, içimden bir ses her iki yıl için de unutulmaz filmlerden biri olacağını söylüyor. Salonlara veda etmeden izlemekte yarar var.
Bu yazı 30.12.2024'te Birgün Gazetesi'nde yayınlandı.