Saturday, 4 January 2025

Ah şu burjuvalar... - Uğur Vardan

Monotonlaşan evliliklerine renk katmak için Ege’nin sakin bir yöresine tatile giden şehirli bir çift, buradaki mekânı işleten karı-koca arasındaki ilişkinin tutkusundan etkilenirken biraz da üstten bir bakışla onları taklit etmeye başlar... Ümit Ünal’ın yazıp yönettiği ‘Evcilik’ bu yıl Antalya Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu (Nejat İşler) ve En İyi Senaryo ödüllerini kazanmıştı.

İstanbullu çift, Filiz ve Fırat tatillerini geçirmek üzere Ege kıyılarındaki sempatik bir butik otel olan Evcilik’e ayak basarlar. Kendilerinden başka müşterinin olmadığı bu mekânı Özkan ve yaşça ondan bir hayli küçük olan karısı Aysun işletmektedir. Bu ikili arasında özel bir kimya vardır ve birbirlerine ‘Kınalı’ ve ‘Duman’ olarak seslenirler. Şehirli çift onların bu ilişkisinden etkilenir, kendi aralarında birbirlerine aynı takma adlarla seslenirler ve bunu bir taklit oyununa dönüştürürler. Lakin onların bu halleri Aysun ve Özkan tarafından anlaşılır ve durgun akan su, yerini son derece gerilimli bir atmosfere bırakır...

Hayatları monotonlaşmış çiftler kimi tatil ya da gezi fırsatlarına yeni kıvılcım misali sarılırlar ve aradıkları heyecanı o yörelerde bulabileceklerine inanırlar. Bu türden hikâyeleri Batı sinemasında çokça görürüz. Böylesi öykülere sahip yapımlardan en çok etkilendiklerim arasında Paul Schrader’ın Ian McEwan uyarlaması ‘Yabancı Kucak’ (The Comfort of Strangers, 1990) ve Angelina Jolie’nin yönettiği, başrolünü de Brad Pitt’le paylaştığı ‘Hayatın Kıyısında’ (By the Sea, 2015) ön plana çıkar.

 

SINIFSAL BİR ÇEKİŞME...

Ümit Ünal senaryosunu da kaleme aldığı son çalışması ‘Evcilik’te işte bu temayı coğrafyamızın gerçekleriyle harmanlayarak perdeye taşırken meseleyi şehirliler ve kırsaldakiler düzleminden okuyor. Film başlarda bizi, kentli ana karakterleri gibi huzur dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Mekân, doğa, tarihi eserler vs. derken kamera cennet gibi bir yerde dolaşıyor uzun süre. Lakin bu mutlu ortam Filiz’in gece gizli saklı sigara içmek için dışarıya çıktığında Kınalı ve Duman’ın karanlık bir ortamda sevişmelerine tanık olmasıyla bambaşka bir ivme kazanıyor. Genç kadın gördüklerini kocasına aktarıyor ve onların ihtiraslı ilişkileri, kendi tekdüzelikleri için bir nevi ‘ilham kaynağı’ haline geliyor. Üstüne üstlük birbirlerine aynı şekilde hitapları ve bir süre sonra deşifre olmalarıyla sınıfsal ve kültürel bir çekişme ortama hâkim oluyor.


Ümit Ünal usta işi rejisiyle öyküyü -o bildik klişe ifadeyle- ilmek ilmek örüyor ve ‘Evcilik’ belli noktalarda, müziğinin de desteğiyle bir gerilim filmi tadına ulaşıyor. Hoş, hemen girişte tanıştığımız Özkan’ın annesinin öfke dolu sayıklamaları zaten bize ‘Acaba film paranormal sulara mı uğrayacak’ hissiyatı veriyor ama ulaştığımız sular kent-köy denklemindeki çelişkiler, kibir, ikiyüzlülük, aşağılanma duygusu gibi meseleler oluyor.

 

YILIN EN İYİ YERLİ FİLMİ


Açık söylemek gerekirse ‘Evcilik’ sinemamız genelinde pek uğranmayan bir limana son derece sert, derin ve etkileyici bir ziyarette bulunuyor. Tabii ki herkes bu görüşte olmayabilir ama bana kalırsa bu yapıt, Ümit Ünal’ın filmografisi için bir zirve, yani en iyisi. Aynı zamanda bu çalışma bu yıl vizyona giren en iyi yerli film unvanını da hak ediyor.


‘Evcilik’i özel kılan unsurlar rejinin ustalığı, hikâyenin derinliği, geçtiği yerin güzelliği ve atmosfer diyebiliriz ama bütün bu yapıyı daha güçlü kılan yanlardan biri de oyunculuk performansları. Öykü Karayel ve Fatih Artman, Filiz ve Fırat’ta, Luis Buñuel’e gönderme yaparak söylersek, ‘burjuvazinin gizemsiz sıkıcılığı’nı çok iyi yansıtıyorlar. Özkan’da Nejat İşler muhteşem bir portre çizmiş, keza Aysun’da ilk kez etkileyici yeteneğine şahit olduğum Deniz Işın da çizginin kesinlikle çok üstündeydi.


Kentlinin uzaklardan gelip kırsaldakinin kendi içindeki masumiyetini, tutkusunu ve en önemlisi huzurunu önce kıskanma, sonra da kaçırma sürecini anlatan bu çarpıcı filmin bir başka başarısı bence diyalogları olmuş. Bu açıdan Rüçhan Çalışkur’un canlandırdığı annenin “İstanbul şeytanlarını bekler” (!) cümlesi fazlasıyla vurucuydu. Sınıf meselesine de sağlam bir bakış atan filmin tek ikna edici olmayan ya da şöyle söyleyeyim daha iyi halledilmesi gereken sahnesiyse Aysun’un çiftin kendilerini taklit ederek onları eğlence malzemesine dönüştürmesini iPad’den öğrenmesi olmuş. Lakin öykünün sizi içine çekme gücü sayesinde bu da önemli bir soruna dönüşmüyor. ‘Evcilik’i kaçırmayın derim.


Bu yazı 28.12.2024'te Hürriyet Gazetesi'nde yayınlandı. 


https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ugur-vardan/ah-su-burjuvalar-42640742