Her şey çok basitti: Dönmüştün bana
Çok mutluydum, başka derdim kalmamıştı.
Kimin umurunda, beni terkedip gitmiş olman
Çok mutluydum, başka derdim kalmamıştı.
Kimin umurunda, beni terkedip gitmiş olman
O herifle günlerce yaşamışsın -kim takar.
Yaşlı köpeğimizle beni, evi tekbaşına
Koyup gitmişsin- hiç sorun değil.
Anlaştık tamamen, sen ve ben ve
Anlaştık tamamen, sen ve ben ve
Mutlu köpeğimiz ve ferah bir uykuya daldık.
Sabah uyandım, hala içim içime sığmıyordu
Sabah uyandım, hala içim içime sığmıyordu
Gerçekler tepeme çökene kadar: Geç kaldın. İşe.
Bir: Yıllar oldu, günler değil.
İki: Köpeğiniz filan yoktu.
Üç: Dönmedi sana. Tersine başkasıyla evlendi.
Ha bir de, dört: Sen terkettin onu hatırlasana.
Ha bir de, dört: Sen terkettin onu hatırlasana.
Ben? Evet ben. Ben terkettim. (Hatırlıyorum)
And Day Brought Back My Night
It was so simple: you came back to me
And I was happy. Nothing seemed to matter
But that. That you had gone away from me
And lived for days with him—it didn’t matter.
That I had been left to care for our old dog
And house alone—couldn’t have mattered less!
On all this, you and I and our happy dog
Agreed. We slept. The world was worriless.
I woke in the morning, brimming with old joys
Till the fact-checker showed up, late, for work
And started in: Item: it’s years, not days.
Item: you had no dog. Item: she isn’t back,
In fact, she just remarried. And oh yes, item: you
Left her, remember? I did? I did. (I do.)
Geoffrey Brock